Yaşadığımız coğrafyanın yüzlerce değişkenli olaylarının nerdeyse tümünü görmezden gelen basınımız, dün yine “kadın kadına……”sını çarpık bir habercilikle manşetlere taşıdı.
Haberin manşetine ister ‘kadın’ kelimesini koyun ister ‘erkek’, bir insanın 3 yıldır birlikte olduğu iddia edilen sevgilisi ile yaşadığı olayın şiddet içerikli bir şekilde polise taşınması hiç bir şekilde kabul edilebilecek bir durum değildir elbette ki. Her ne kadar hiç kimsenin herhangi bir sebepten sevdiği insanı kaçırıp şiddete maruz bırakacağına inanmak istemesek de, böyle bir iddianın henüz kanıtlanmadan, 25 yaşında genç bir insanın isminin ve yüzünün açıkca deşifre edilerek, kelepçeli resimlerinin gazete sayfalarına hatta kapaklarına taşınması, haberi bu şekilde hazırlayan gazetelerin (maalesef neredeyse yerel basınımızın tamamı), etik gazetecilik veya temel insan hak ve özgürlükleriyle değil, salt rant ile ilgilendiklerinin aşikar bir kanıtıdır.
Üzücü olan şudur ki; etik gazeteciliği bir kenara bırakalım, adil olmanın sınırından dahi geçmeyecek şekilde hazırlanmış haberde yer alan ve şiddete maruz kaldığı ‘iddia’ edilen diğer şahsın ismi ise hiç bir şekilde zikredilmemiştir. Bunun sebebinin haberin yanlı tarzına bakarak, toplumun ‘çoğunluğu’ tarafından kabül gören heteroseksüel hegemonyanın, evli ve çocuk sahibi ‘kurbanının’ (ki bu da henüz bir iddiadan öte değildir) doğru olanı sürdürmeye karar vererek, kocası (!) ve çocukları ile kalmayı tercih etmesinden dolayı basınımız tarafından korunmaya, haklı olmaya ve hatta acımaya değer bulunduğunu düşünmek bile istemiyoruz. Cinsel yönelimi her ne olursa olsun, böylesi bir iddianın bu şekilde manşetlere taşınmasıyla mücadele etmek zorunda kalan 25 yaşında bir bireyin, homofobinin son yıllarda görünür olduğu toplumumuzda nasıl bir psikoloji içine girdiği/gireceği belli ki kimsenin umrunda olmamıştır.
Ne yazık ki sosyal yapılarımızın bir getirisi olarak Ada’mızın her iki tarafında da toplumsal, ailevi ve hatta kendi kendilerine oluşturdukları bireysel baskılara boyun eğerek, cinsel yönelimlerinin farkında olarak veya olmayarak, geçmişte heteroseksüel evlilikler yapmış ve hatta çocuk sahibi olmuş eşcinsellerin sayısı oldukça fazladır. Haberin bu boyutu ile doğruluk payı var mıdır yok mudur bizleri ilgilendirmez; ancak suçu kanıtlanmadan haberi manşetlere bu denli rencide edici ve özel hayatın gizli alanlarının korunması yasasını hiçe sayacak şekilde taşıyan anlayışı kınadığımızı beyan ederiz.
Not: Etik olmayan gazeteciliğe dur demek için haberi paylaşmıyoruz